Milli Teknoloji Güçlü Sanayi

Röportaj: Mustafa Özkan Ülkemizin küresel ticaretteki rekabet gücünü artırmayı amaçlayan Millî Teknoloji Hamlesi hakkında merak edilenleri, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’a sorduk. Türkiye’nin Milli Teknoloji Hamlesi vizyonunu...

14 Kasım 2019, 16:03
Milli Teknoloji Güçlü Sanayi
Röportaj: Mustafa Özkan

Ülkemizin küresel ticaretteki rekabet gücünü artırmayı amaçlayan Millî Teknoloji Hamlesi hakkında merak edilenleri, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’a sorduk.

Türkiye’nin Milli Teknoloji Hamlesi vizyonunu bizim için değerlendirir misiniz?

Millî Teknoloji Hamlemiz; katma değerli üretim öncülüğünde küresel rekabet gücümüzü artırmayı, ekonomik ve teknolojik bağımsızlığımızı güçlendirmeyi ve kritik teknolojilerde atılım sağlamayı hedefliyor. Bu kapsamda beş ana politika eksenini takip edeceğiz. Bunlar; yüksek teknoloji ve inovasyon, dijital dönüşüm, girişimcilik, beşerî sermaye ve altyapı alanlarında olacak. Bu alanların her birinde atacağımız adımları somut yol haritalarıyla belirliyoruz.

Oldukça ulaşılabilir hedeflerimiz var. Millî gelirde imalat sanayinin payını ve işçi başına düşen katma değeri artıracağız. Hedefimiz, ihracatımızda orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerin payını yüzde 50’ye çıkarmak. Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı ise bizi bu hedeflere götürecek temel politikalardan. Bu programla; yüksek katma değerli ürünlerin, yerli imkân ve kabiliyetlerle üretilmesini amaçlıyoruz. Bunun için odak sektörleri belirledik. Bu kapsamda; alıcı ve üreticiyi aynı anda teşvik ederek desteklerimizi bütüncül bir anlayışla yöneteceğiz.

Millî Teknoloji Hamlesi; küresel rekabet gücümüzü artırmayı ekonomik ve teknolojik bağımsızlığımızı güçlendirmeyi hedefliyor.


Stratejik ya da proje bazlı yatırım teşviklerimiz de girişimcilerin hizmetinde olacak. Biliyorsunuz savunma sanayi alanında ciddi başarılara imza attık. İnsansız Hava Araçları (İHA) alanında dünyadaki sayılı ülkelerden biriyiz. Bu kapasiteyi daha da genişleterek mevcut miktarımızı; insansız ve otonom sistemler, yapay zekâ uygulamaları, hava ve kara araçlarında yerli motorların üretimi gibi alanlarda artırmayı amaçlıyoruz. Ayrıca bağlantılı, otonom, paylaşımlı ve elektrikli teknolojiler olarak tanımladığımız “Mobilite Sektörleri” için de bir yol haritası belirledik. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ile ortak çalışmalar yürüterek rekabetçiliği artırmak istiyoruz. Bunun için bir Danışma Kurulu oluşturulmasına karar verildi. Böylece öncü projeler, yeni iş modelleriyle birlikte Danışma Kurulu’na bağlı çalışma grupları tarafından yürütülmüş olacak. Söz konusu amaçlar doğrultusunda yazılım teknolojilerini çok önemsiyoruz. Yerli ve yabancı teknoloji şirketleriyle birlikte Türkiye Açık Kaynak Platformu İnisiyatifini hayata geçirdik. Bu kapsamda ülkemizde üretilen yazılımların niteliğini artırmak ve küresel ölçekte ürün ve hizmetlerin geliştirilmesi için açık kaynak kodlamanın yaygınlaştırılmasını istiyoruz.
Malumunuz, teknolojik dönüşümün temel sürükleyicisi beşerî sermaye. Bu amaç doğrultusunda yetenek kapasitesini artırıcı programlar başlattık. “Deneyap Teknoloji Atölyeleri” kurarak, 81 ilde 9-17 yaş arasındaki gençlerin temel teknoloji eğitimi alıp proje üretmelesini arzu ediyoruz. Kuracağımız 100 Deneyap atölyesinde, önümüzdeki beş yıl içinde yaklaşık 50 Bin öğrenci yetiştirmeyi hedefliyoruz. Öğrencilerimiz burada robotik, kodlama, nesnelerin interneti, üretim ve tasarım, siber güvenlik, yapay zekâ, enerji teknolojileri ve nanoteknoloji alanlarında eğitim görecek.

Millî Teknoloji’nin gelişmesi noktasında iş dünyasına ne gibi destekler verilecek?

2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi’nin vizyonunu “Millî Teknoloji, Güçlü Sanayi” olarak belirledik. Tabi bu noktada iş dünyasıyla yapacağımız ortak çalışmalar büyük önem arz ediyor. Uygulayacağımız tüm politikalarda, teşviklerimiz iş dünyasının yanında olacak. AR-GE, ÜR-GE ve yatırım teşviklerimizi bütüncül bir yaklaşımla yöneteceğiz. Doğrudan sunduğumuz desteklerin yanında hem sanayi hem de AR-GE ekosistemini daha da ileriye taşıyacak politikalara devam edeceğiz. Ayrıca, sanayimizin gelişmesi ve rekabet gücünü koruyabilmesi için dijital dönüşümü sağlamaya, nitelikli insan kaynağı yetiştirmeye ve sanayi- üniversite işbirliği modellerini geliştirmeye özel önem verdiğimizi de belirtmek istiyorum.

Ülkemizdeki sanayi hacmine bakıldığında sözkonusu sektörün ülkemizin belli bölgelerinde yoğunlaştığını görmekteyiz. Sanayi bölgesi olarak adlandırılan bu alanlarla ilgili bir çalışmanız olacak mı?

Sanayinin belli bölgelerde daha yoğun olmasının en büyük sebeplerinden biri nüfus yoğunluğudur. Tabii bununla birlikte ulaşım imkânları, pazara yakınlık ve nitelikli iş gücü temini kolaylığı da diğer önemli faktörler olarak karşımıza çıkıyor. Bu kapsamda biz, her bölgenin yapısına ve potansiyeline uygun alt sektörlerde kümelenmesine özen gösteriyor, bölgenin altyapı yatırımlarını da buna göre şekillendiriyoruz. Sanayimizin planlı şekilde gelişmesini sağlamak amacıyla Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) ve Sanayi Sitelerine yönelik çalışmalarımız ise devam ediyor. Yatırım miktarı yüksek, alan ihtiyacı fazla ve ülkemizin dış ticaret açığını kapatmaya yönelik sanayi ürünlerinin üretilmesi içinse Endüstri Bölgelerinin kurulmasını teşvik ediyoruz. Bugüne kadar altı karma/ihtisas ve 10 özel olmak üzere 19 endüstri bölgesi ilan edildi. İlan edilen bu bölgeler için 32,5 milyar dolar yatırım yapılacak. Tüm bu yatırımların hayata geçmesi durumunda, cari açığın azaltılması için yılda 18,5 Milyar dolar katkı sağlanacağını öngörüyoruz. Bu amaç doğrultusunda ekonomimize önemli katkı sağlayacak olan Filyos Endüstri Bölgesi ve Ceyhan Petrokimya Endüstri Bölgesi’nin hızlıca ekonomiye kazandırılması için var gücümüzle çalışıyoruz.

Bilim ve teknolojinin gelişmesinde önemli bir yeri olan yeni fikirlerin ve startup projelerinin değerlenmesi ve endüstriye kazandırılması noktasında ne gibi çalışmalar yapılıyor?

Girişimcilik fikrinin oluşması ve olgunlaşması için okullarda, iş yerlerinde ve teknoloji geliştirme bölgelerinde açık inovasyon yaklaşımının uygulanması adına yeni mekanizmalar geliştirmeyi planlıyoruz. Yerli teknoloji girişimleri ve tedarikçilerinin kurumsallaşması, markalaşması ve uluslararası pazarlara açılmasını teşvik etmek için bu pazarlarda işbirliği, eğitim ve danışmanlık hizmetlerini de kapsayan destekler sunacak, bunların yanında kurumsal şirketlerin erken aşama girişimlerini hızlandırmak adına özendirici mekanizmalar kuracağız. Üretime ve yatırıma dönüşme potansiyeli olan AR-GE projelerinin desteklenmesine de öncelik vermek istiyoruz. Böylelikle tamamlanmış AR-GE çalışmalarının ticarileşme adımlarını hızlandırarak, ivedilikle ekonomik mecrada kendisine yer bulmasını istiyoruz. Bununla birlikte akademisyenlere, yetenekli öğrenci ve gençlerimize geliştirdikleri teknoloji ve ürünleri projeye dönüştürmeleri sonrasında da şirket kurmaları için destekler sağlıyoruz. Sözkonusu desteği daha da arttırabilmek adına yeni girişimlerin başlangıç dönemi için “vergisiz dönem”, ilk gelişim dönemi için de “kolay vergili dönem” gibi uygulamaların hayata geçirilmesi amacıyla ilgili paydaşlarla çalışmaya karar verdik. Girişimcilere sağlanan destek mekanizmalarında derin teknoloji tabanlı girişimleri önceliklendirmek bir diğer gayemiz. Erken dönem girişimciliğin finansmanında kullanılan kitlesel fonlamayı yaygınlaştıracağız. Biliyorsunuz başarılı bir girişim ekosisteminin temeli, ölçeklenme aşamasında girişimcilerin doğru fırsatlara erişebilmesine bağlı. Bu nedenle “Turcorn” olarak adlandırabileceğimiz, değeri 1 milyar doları aşan girişimlerin ülkemizden çıkması için gerekli destekleri sunacağız.
Ayrıca TEKNOFEST gibi ulusal çapta düzenlenen teknoloji odaklı yarışmaların sayısını da çoğaltmayı düşünüyoruz. Zira bu tarz yarışmalar, katılımcıların ileri teknoloji alanlarında yeni fikirler geliştirmesi ve yenilikçi projelerin prototipe dönüşmesi için oldukça önemli fırsatlar sunuyor. Bizler de bu yarışmalara giderek artan ilgiden oldukça memnunuz.

Sanayinin dijital dönüşümünde iş dünyasına düşen görevler hakkında neler söylersiniz?

Biliyorsunuz işletmelerimizin yüzde 99’u KOBİ’lerden oluşuyor. Dolayısıyla başarılı bir dijital dönüşüm, KOBİ’lerdeki ilerlemeden geçiyor. Bu noktada her işletmenin kendi teknolojik yetkinliğine sahip olması ve iş gücü kaynağını bu dönüşüme hazırlaması oldukça elzem. Tabii başarıya giden yolda şirketlerin kurumsallaşması ve finansmana erişimleri de kaldıraç rolü üstleniyor. Bu kapsamda işletmelerin kurumsal yönetim sistemlerine geçmeleri, veri merkezi ve bulut bilişim gibi teknoloji yatırımları yapmaları ve dijital dönüşüme uygun iş modellerini uygulamaları geçişi kolaylaştıracaktır.
Sanayinin dijital dönüşümüne giden yolda; kurumsal kaynak planlaması, ürün yaşam döngüsü, üretim gerçekleştirme sistemi, ileri süreç kontrolleri, simülasyon ve optimizasyon uygulamaları, makine insan arayüzü, kontrol sistemleri yazılımları ve altyapının bulut teknolojilerine uyumlu olarak geliştirilmesi çok önemli.
Kanaatimce, iş dünyamız gerek teknoparklarla gerekse AR-GE ve tasarım merkezleri kanalı ile inovasyona yönelmelidir. Bu kapsamda; yapay zekâ, blok zincir, yaşam bilimleri, ileri imalat ve robotik, tarım teknolojileri ve temiz teknoloji gibi alanlarda geliştirilecek teknolojiler hem firmaların hem de ülkemizin küresel rekabet gücünün artmasına ciddi katkılar sağlayacaktır.

Projelerin finansmanında ve yeni girişimlerde katılım bankacılığı ile ortak çalışmalar yapılabilir mi?

Sanayi ve teknolojide hedeflediğimiz köklü dönüşüme, AR-GE temelli yatırımlarla ulaşabileceğimizi çok iyi biliyoruz. Tabi bunun için çeşitli finansal destek mekanizmalarının desteğine ihtiyaç duyuluyor. Bildiğiniz gibi bankacılık sistemimiz genellikle kısa vadeli kaynaklardan besleniyor. Bu yüzden alternatif finansman modelleri geliştirilmesi şart. Kitle fonlaması, girişim ve risk sermayesi, hisseye dönüşebilir tahvil ihracı gibi uygulamaların yaygınlaştırılması için paydaşlarımızla düzenlemeler yapacağız. Yüksek büyüme potansiyeli olan işletmelerin, halka açılmalarını kolaylaştıracak ve özendireceğiz.
Özkaynaklarıyla yatırım yapan firmalar için teşvik sisteminde destek enstrümanları geliştireceğiz.
Diğer yandan, bankacılık sisteminin sanayi ve teknoloji girişimlerine daha fazla kaynak aktarmasını sağlamayı amaçlıyoruz. İşte bu noktada katılım bankacılığı desteği sanayinin yanında olmalı. Biz her türlü işbirliğine, sizlerden gelecek önerilere açığız. Finansmanın önündeki engelleri en aza indirdiğimizde ve finansa erişimi kolaylaştırdığımızda, pek çok verimli işletme üretmeye ve büyümeye daha sıkı asılacak. Hiç kuşkusuz bu durum beraberinde güçlü istihdam artışlarını da getirecek.
Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@