Fas Afrika-AB Pazarına Açılan Bir Kapı

Türkiye-Fas ticari ilişkilerini ve her iki ülkede yatırım yapmak isteyen girişimcilerin neler yapması gerektiğini Türkiye-Fas Büyükelçisi Ahmet Aydın Doğan’dan dinledik.

Ülke Panoraması 14.01.2021, 22:30 12.04.2021, 12:36
Fas Afrika-AB Pazarına Açılan Bir Kapı

Türkiye-Fas ticari ilişkilerini ve her iki ülkede yatırım yapmak isteyen girişimcilerin neler yapması gerektiğini Türkiye-Fas Büyükelçisi Ahmet Aydın Doğan’dan dinledik.

Pandemi sonrası süreçte hem ticari ve finansal hamleler hem de ülkeler arası ilişkiler yeniden şekillendi. Fas’ı derinlemesine incelediğimiz bu sayıda, COVID-19 sonrası Fas ekonomisi ile finansını irdelemek de bir hayli önem taşıyordu. Bu bağlamda Türkiye-Fas ticari ilişkilerini ve her iki ülkede yatırım yapmak isteyen girişimcilerin neler yapması gerektiğini Türkiye-Fas Büyükelçisi Ahmet Aydın Doğan’dan dinledik.

Fas ekonomisi ve dış ticaret rejimini ana hatlarıyla okurlarımıza tanıtır mısınız?

Fas ekonomisi; tarım, fosfat, turizm ve gelişmekte olan sanayiye dayalıdır. Tarımda, yaş meyve ve sebze ile balık ürünleri öne çıkmaktadır. Ülke, hububat dışında kendine yetebilen bir tarım ülkesi olmakla birlikte tarımsal verim yağışlara bağlıdır. Fas, ABD ve Çin’in ardından fosfat üretimi konusunda dünya üçüncüsü ve rezerv bakımından da dünya birincisidir. Kraliyet Fosfat Ofisi (OCP) ülkenin en önemli kamu iktisadi teşekkülüdür. Ayrıca Fas önemli bir turizm destinasyonudur. Yaklaşık 12 milyon turist ülkeyi ziyaret etmektedir. Son 10 yıldır hem ithalatı ikame etmek hem de ihracat gelirlerini arttırmak amacıyla sanayileşmeye önem verilmektedir. Otomotiv, tekstil, havacılık ve fosfat türevleri sanayinin başlıca ihracat sektörleridir.

Nispeten açık bir ekonomiye sahip olan Fas, 1990’lardan beri IMF, Dünya Bankası, OECD, Paris Kulübü, Afrika Kalkınma Bankası, Arap Ülkeleri Kalkınma Fonları gibi kuruluşların finansman desteğine başvurmaktadır. Enflasyon düşük düzeyde, ekonomik büyüme yüzde 3 seviyesinde seyretmektedir. Tabii bu hususlar COVID-19 öncesi durumu yansıtmaktadır. Mevcutta Fas ekonomisinde doğal olarak küçülme yaşanmaktadır. Bununla birlikte Fas, 54 ülkeyi kapsayan ve başlıca ortakları Avrupa Birliği, ABD, Türkiye ve Arap ülkeleri olan Serbest Ticaret Anlaşmaları (STA) akdetmiş ve cazip bir üretim ve ihracat noktası olmayı hedeflemiştir. Bu hedefe kısmen ulaşıldığını söylemek mümkündür. Zira otomotiv gibi bazı sektörlerde ve Batı Afrika pazarında dış ticaret performansı iyi iken genel anlamda dış ticaret açığı bulunmaktadır. Fas’ın Afrika’ya yönelik aktif bir ekonomik açılım ve genişleme politikası yürüttüğünü de vurgulamamız gerekir.

Fas- Türkiye arasında ticari ilişkiler ne durumdadır?

İki ülke, 1 Ocak 2006’da bir STA imzalamıştır. Akabinde ihracatımız 2005-2019 yılları arasında yüzde 533 artış göstermiştir. Aynı dönemde Fas’ın Türkiye’ye ihracatı yüzde 400 artmıştır. İkili dış ticaret hacmi 2019’da 3 milyar doları geçmiş ve 1,6 milyar dolar dış ticaret fazlamız olmuştur. 2019’da bir önceki yıla göre ihracatımız yüzde 17,9 artmıştır. Buna karşılık Fas, sanayi ürünlerimize uygulanan gümrük vergilerinin sıfırlandığı 2015’ten beri demir-çelik ve tekstil gibi çeşitli sanayi ürünlerimize karşı koruyucu önlemler uygulamaya başlamıştır. Fas’ın talebi ve yapılan müzakereler neticesinde ticaret seyrinin dengesini sağlamak üzere 24 Ağustos 2020’de Türkiye-Fas STA Tadil Anlaşması imzalanmıştır. Tadil Anlaşması, yaklaşık 900 sanayi ürün kalemine ki bunların yaklaşık yarısına, koruyucu önlemler çerçevesinde hâlen vergi uygulanmaktadır beş yıl boyunca gümrük vergisi uygulanmasını öngörmüştür. Anlaşma, her iki ülkede parlamento onay süreçlerinin tamamlanmasının ardından yürürlüğe girecektir.

Fas ekonomisi ve finansal sistemi, COVID-19’dan nasıl etkilendi? Pandemi sonrası Türkiye-Fas ticari ilişkilerinin nasıl etkileyeceğini tahmin ediyorsunuz? Türk ihracatçıları ı̇çı̇n Fas’ta ne tür potansiyeller var? Ticari ilişkilerin geliştirilmesi için önerileriniz nelerdir?

Fas ekonomisi de diğer ülkeler gibi pandemiden olumsuz etkilendi. Ekonomide, 2020’de yüzde 6,3 küçülme, 2021’de ise yüzde 5,3 büyüme beklendiği Fas Merkez Bankasınca açıklandı. Salgının yanı sıra kuraklık da bu küçülmede etkili oldu. Aynı açıklamada, 2020’de enflasyon oranının yüzde 0,4, 2021’de ise yüzde 1 olmasının öngörüldüğü, 2020 sonunda döviz rezervinin yaklaşık 29 milyar dolar seviyesine ulaşmasının beklendiği kaydedildi.

Salgın ülkenin dış ticaretini de etkiledi. 2020 Eylül itibarıyla Fas’ın ithalatı yüzde 16,2’lik düşüşle 307,5 milyar dirhem, ihracatı ise yüzde 11,8 düşüşle 187,1 milyar dirhem oldu. Türkiye-Fas ticaretine bakıldığında da durum aynı. 2020’nin ilk on ayında Fas’a ihracatımız yüzde 13, Fas’ın Türkiye’ye ihracatı ise yüzde 16 düştü.

Koronavirüs salgını sonrasında küresel ekonomide beklenen gelişmelerden biri, çok uluslu firmaların üretimlerini Uzak Doğu’dan, ABD ve Avrupa’ya daha yakın noktalara kaydırmalarıdır. Bu gelişme, Türkiye ve Fas gibi ülkelerde yatırımları artırabileceği gibi bu ülkeler arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerde de sinerji etkisi yaratabilecektir. Fas’ta; genel tüketim malzemeleri, makine ve teçhizat, inşaat malzemeleri, otomotiv ve yedek parça, bakır teller, elektronik cihazlar, gıda işleme ve paketleme, tekstil, kozmetik, mobilya, temizlik ürünleri, soğutma ve iklimlendirme, kâğıt gibi alanlarda firmalarımız için ihracat potansiyeli bulunduğunu görmekteyiz. Öte yandan ülkede son dönemde otomotiv, havacılık, yenilenebilir enerji, bankacılık, sigorta, perakende gibi alanlarda önemli yatırımlar gerçekleştiğine dikkat çekmeliyiz. Türk firmalarının yatırımlarını bu alanlara yöneltmeleri hem ikili ilişkileri güçlendirecek hem de Afrika, AB ülkeleri ve ABD’ye açılmayı kolaylaştıracaktır. Sağlık sektörü de ticaret, turizm ve yatırım bakımından önümüzdeki dönemde öne çıkacaktır. Fas pazarına girmek isteyen firmalarımızın dikkat etmesi gereken en önemli husus, iş dilinin Arapça ve Fransızca olduğunu bilmeleridir. Ülkede iş yapmak isteyenlerin bu dilleri iyi bilen bir kişiyi istihdam etmesi şarttır. Diğer bir konu da Batı Sahra meselesidir. Fas; bölgeyi ülkenin ayrılmaz parçası olarak görmektedir. Dolayısıyla, iş insanlarımızca Fas’la yapılacak temaslarda “Batı Sahra” ifadesinin kullanılmaması ve bölgenin Fas’tan ayrı tutulmaması önem taşımaktadır.

Türkiye-Fas Büyükelçisi Ahmet Aydın Doğan

Röportaj: Fatma Çınar

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@