Albaraka Türk'ün ilk FinTech Girişimi Olan Faizsiz Dijital Banka: İnsha

Albaraka Türk Avrupa pazarını fethetmeyi planlayan ilk Avrupa dışı finansal kurum olmasa da bu hedefe ulaşan ilklerden biri olmayı başardı. Albaraka Türk’ün ilk FinTech girişimi olan faizsiz dijital banka insha hizmetlerini solarisBank aracılığıyla...

20 Mart 2020, 20:49
Albaraka Türk'ün ilk FinTech Girişimi Olan Faizsiz Dijital Banka: İnsha
Albaraka Türk Avrupa pazarını fethetmeyi planlayan ilk Avrupa dışı finansal kurum olmasa da bu hedefe ulaşan ilklerden biri olmayı başardı. Albaraka Türk’ün ilk FinTech girişimi olan faizsiz dijital banka insha hizmetlerini solarisBank aracılığıyla pazara sunuyor ve girişim yakında Almanya’daki ilk yıldönümünü kutlamaya hazırlanıyor

Insha şubat ayında Finovate tarafından hazırlanan Almanya’daki ilk on challenger bankası sıralamasında yerini aldı ve bu ay Berlin-Partner Startup Ağı’na (Berlin-Partner Netzwerk) katılarak gerçek bir Berlinli olma sürecini tamamladı. Genelde yeni girişimler balayı sürecinden sonra problemlerle uğraşmaya alışkın olsa da bu süreç insha için tam tersi şekilde işlemiş. Aylarca süren yasal belirsizlikler ve operasyonel süreçlerden sonra insha şu anda gözle görünür şekilde büyüyerek İslami Bankacılık etrafında yer alan tabuları yıkmaya hazırlanıyor. Hikâyeyi bir de insha’nın Genel Müdür’ü ve Albaraka Türk’ün İş Mükemmelleştirme Departmanı Yöneticisi Yakup Sezer’den dinleyelim:
*Yakup Bey, sizi Berlin seyahatlerinizden birinde yakaladığımız çok iyi oldu. Bize kısaca kendinizden ve Albaraka Türk’ten bahsedebilir misiniz?

Teşekkürler, ben de görüştüğümüze memnun oldum. Ben Almanya’nın ilk İslami dijital bankası olan insha’nın kurucusu ve Genel Müdürüyüm. insha Albaraka’nın kendi inovasyon ünitesi olan Albaraka Garaj’da, Albaraka’nın desteği ile kuruldu. Bu noktada Albaraka’nın da Türkiye’nin ilk katılım bankası olduğunu ve 1985’ten beri faal olduğunu belirtmek yerinde olur. Alanın öncülerinden olmamızdan dolayı da şu anda Avrupa’daki müşteri kitlesine ilk katılım bankacılığı hizmetini sunma konusunda adım atan ilk kurumlardan biri olmamız doğal diye düşünüyorum.
*O zaman biraz da insha’dan bahsedelim. Bu ürüne ilk nasıl karar kıldınız? Bu noktada konuşmayı yakın zamandaki tweetlerinizden bir üzerinden sürdürelim; “Geleneksel bankacılık artık mevcut olmayan bir yaşam stili için dizayn edilmişti. insha ise modern hayatın gereksinimlerine hitap ediyor.” demiştiniz. insha’yı modern hayatın gereksinimlerine daha uygun hale getiren şey nedir?

Öncelikle, insha’nın tamamen dijital, mobil öncelikli bir bankacılık platformu olduğunu vurgulamak istiyorum. Hızlı ve pratiğiz, dijital bankacılığın avantajlarının piyasaya sunarken kullanıcılarımızın ahlaki prensiplerini de göz önünde bulunduruyoruz. Uygulamamızda finansman ve birikim hizmetlerini kolaylaştıran ve kullanıcıların hedeflerine göre kolayca ayarlamayı mümkün kılan inSight ve inSave gibi çeşitli özellikler mevcut. Ya da birkaç adımda tercih edilen hayır kurumuna bağış yapılmasını mümkün kılan inShare’den de bahsedebiliriz. Bununla birlikte geleneksel bankaların dijital bankalarda mevcut olmayan, iyi müşteri hizmeti gibi bazı avantajları olduğundan da bahsetmek gerekiyor. İşte biz bu iki dünyaya ait en iyi özellikleri birleştirerek müşterilerimize gerçek müşteri temsilcileri aracılığı ile anadillerinde destek vermeye çalışıyoruz. Özelliklerimiz dijital olsa da hizmetlerimiz tamamen kişisel.
*insha’yı daha çok neobankalara mı yoksa İslami Finans kuruluşlarına mı rakip olarak görüyorsunuz? İdeal müşterinizi tarif edebilir misiniz?

Müşteri portföyümüz çoğunlukla genç, dijital kanallarla haşır neşir olan kişilerden oluşuyor. Sanılanın aksine çoğunluğu Müslüman da değil: %50’si ya hiçbir dine mensup değil ya da tamamen farklı dinlere mensuplar. Bu bizim için önemli bir nokta; bankacılıkta açık değerler ve ahlaki prensipleri göz önüne alan etik bir yaklaşım üzerinden faaliyet göstermeye çalışıyoruz. Bu yaklaşım dini inançlar açısından fark gözetmiyor ve herkese açık. Yani kısaca özetlemek gerekirse hem neobankalar hem de İslami Finans alanında faal kurumlarla rekabet içindeyiz. Çok güçlü bir ürünle piyasadayız ve hırslı büyüme planlarımız var. N26 gibi neobankalarla rekabet edebilecek pozisyonda olduğumuz hususunda inancım tam. Aynı zamanda İslami Bankacılık uygulamalarını Almanya’da dijital çağa uyarlayan ilk piyasa oyuncusuyuz. Bu sayede finansal hayatlarını inançları ile ahenkli bir şekilde kontrol etmek isteyen genç Müslümanlara -mevcut geleneksel İslami bankalar bu konuda pratik çözümler sunamıyordu- bir soluk getirmiş olduk.
*Bana müşteriler sanki İslami Bankacılık kapsamında hizmet sunan ürünleri tamamen faklı algılıyor gibi geliyor. Sadece kullanım açısından düşünürsek, ortalama bir müşteri insha ile herhangi başka bir neobanka arasında bir fark ayırt edebilir mi?

Kesinlikle hayır. Öncelikle biz bir dijital banka olduğumuz için özelliklerimiz herhangi bir dijital bankadan bekleyeceğiniz özellikler kadar pratik ve uygun aslında. Bizim açımızdan en önemli fark bir bankanın müşterilerinin güvenerek teslim ettiği paralarını nasıl idare ettiğiydi. Bu noktada bizi büyük bir artısı olan bir neobank olarak kabul edebilirsiniz. Artımız, talep eden herkese kesintisiz bankacılık hizmeti sunuyorken, müşteri kitlemizin bir kısmı için önemli olan İslami Bankacılık prensiplerine de uygun hizmet sunabiliyor olmak. Ahlaki olmayan temeller üzerine oturtulmuş sektörlere yatırım yapmıyor ve yüksek spekülatif işlemlere katılmıyoruz. Doğru ve güzel işlere imza atmak istiyoruz ve aldığımız tepkilere bakarsak müşterilerimiz bu yönümüzü gerçekten takdir ediyor.
*Peki İslami Bankacılık sadece faizsiz bankacılık ile mi sınırlı? İslami Bankacılık temelde yer alan etik yatırım prensipleri sayesinde sürdürülebilirlik (sustainability) hedeflerine yaklaşıyor demek de mümkün mü?

Evet, bence İslami Bankacılık sürdürülebilir bankacılığa çok yaklaşıyor. Spekülatif işlemlere katılmadığımızdan biraz önce bahsetmiştim, tüm yatırımlarımız gerçek varlıklar üzerinden yürütülüyor. 2008 krizi üzerinden konuya devam edelim- konu her ne kadar bundan daha karışık olsa da komplex finansal ürünler ve ayrıca bir jenerasyon dolusu spekülatif borsa yatırımcılarının aç gözlülüğü bu global yıkımın temel sebepleri arasındaydı demek münkün. Biz paranın yoktan yere daha fazla para getiremeyeceğini düşünüyoruz. Bu düşünceler daha önceden mevcut olsaydı, dünya şu anda daha iyi bir yerde olabilirdi diye düşünüyorum. Bu noktada silahlara yatırım yaparak yeni savaşları teşvik etmek, sürdürülebilirlik ile en bağdaşmayan adımlardan biri ve bu sebeple biz bu tarz yatırımları desteklemiyoruz.
*Londra uzun süredir İslami Finans konusunda öncü konumda. Sizce Berlin’in de İslami FinTech açısından yeni bir hub olarak sivrilmesi söz konusu mu? Öyleyse neden?

Bu konuda İngiltere’nin Almanya’dan daha ileride olduğu doğru. Ancak biz bu durumu iki sebepten dolayı kendimiz açısından bir avantaj olarak görüyoruz. Birinci olarak, Müslüman ve Türk kökenli müşteri oranı yüksek bir demografiye sahip olan Alman pazarında bu alanda hamle yapan ilk şirketiz. İkinci olarak da yasal ortam ve Brexit gelişmeleri pazarın gelişiminde büyük bir rol üstleniyor. Almanya’daki yasal düzenlemeler o kadar sıkı ki burada ürününüzü oturttuğunuz zaman diğer tüm pazarlar açısından avantaj sağlamış oluyorsunuz. Brexit sonrası ortamda AB’deki FinTech hublarının önem kazanması da tabii ki söz konusu.
*insha Albaraka Türk’ün MENA bölgesi dışı faaliyet gösteren ilk girişimi. Bu süreçteki öğrenimleriniz neydi? Pazarlar arasında ne tarz farklar gözettiniz?

Almanya’da birçok rakibimiz var ve perakende bankacılık alanında da beklenmedik, güçlü bir rekabetle karşılaştık. Ancak biz müşteri deneyimi ve müşteriler için bir değer yaratma alanlarına odaklandığımız için kalabalık arasından kendimizi sıyırmayı başardık. Ayrıca yasal süreçlerdeki zorluklar ve eski tip operasyonlar müşteri kazanımda negatif sonuçlara yol açıyor. Almanya’da bir banka hesabı açmak için müşterilerin bir temsilci aracılığıyla, video görüşme gerçekleştirmesi gerekiyor. İngiltere ve Fransa’da ise bu video görüşmeye gerek bulunmuyor. Bu sebeplerden dolayı Almanya’nın müşteri kazanımı açısından en zor Avrupa ülkesi olduğunu fark ettik. Almanya dışındaki Avrupa pazarlarına açıldığımızda ise işin zor tarafını hallettiğimiz için büyüme hızımızı katlayacağımıza inanıyoruz.
*Geleneksel bankacılık sektöründe çalıştıktan sonra FinTech girişimi kurduğunuz süreçte sizin için beklenmedik/ilginç olan bir durum oldu mu?

Açıkçası, kurumsal kültürde sadece bir dijital bankadan öte bir FinTech ruhu yaratmaya çalışmak oldukça zor bir süreç. Hızlı büyümek için sağlam bir niş bulmamız gerektiğini kısa zamanda fark ettik. Genel ahalinin ihtiyaçları ve niş müşterilerin ihtiyaçlarının aynı anda karşılanmaya çalışılması çelişkili durumlar yaratabiliyor. İslami Finans sektörünün piyasadaki namı maalesef bazı saygın olmayan ve alakasız şirketler yüzünden zarar gördü. Ancak bu süreçte insanların etik ve ahlaki bankacılık hakkında İslami Bankacılıktan daha fazla bilgi sahibi olduğunu gördük. Bildiğiniz üzere İslami Bankacılık, Etik/Ahlaki Bankacılık uygulamalarının alt bir kolu aslında, biz de bu yüzden kendimizi etik, ahlaki bir bankacılık kurumu olarak nitelendirmeyi seçiyoruz.
*Kişisel olarak Albaraka Türk’ün hem geleneksel bankacılık hem de FinTech düşeylerinde yer alıyorsunuz. Sizce FinTech kuluçka merkeziniz Albaraka Garaj faaliyete geçtikten sonra yönetim ve şirket kültürü açısından bu iki ünitenin birbirine yaklaşması gibi bir durum söz konusu oldu mu yoksa hala farklı kültürlere sahip iki farklı teşekkül mü mevcut?

Soruyu “her ikisi de” şeklinde cevaplandırmak en doğrusu olacaktır. Bildiğiniz üzere Albaraka Garaj projesi 2017’de faaliyete geçti. İlk yıl içinde çalışanlar burada bir müzeyi ziyaret etmiş gibi davranıyordu. İlgilenen herkesi memnuniyetle karşıladık ve startuplar ve çalışanlar arasında etkileşim oluşturmak için etkinlik ve buluşmalar ayarladık. Ortak bir çalışma ortamının oluşması için iletişim unsurunun sağlanması gerektiğini bildiğimiz için girişimcilerin diğer çalışanlarla iletişim kurmasını aktif bir şekilde destekledik. En dirençli takımlarla beraber ortaklık için toplantılar yaptık. Bu kültürün içinde çalışmanın ne kadar fonksiyonel olabileceğini göstermek için çok çaba sarf ettik. Dirençle karşılaştıklarında bile kendilerinden ödün vermediler. Bizim de buradaki ana stratejimiz başarılı bir örnek yaratma projesine odaklandı. Başarılı bir şekilde bir teşebbüsle başka bir teşebbüsü birleştirdiğimizde zincirlerimizi kırdık.

Üçüncü döneme başladığımızda startuplarla iş birliği yoluna gitmek iş ünitelerimiz tarafından aktif olarak talep edilmeye başlanmıştı. Startupların hız ve esnekliğine alışan üniteler artık öncelikle belirli konularda ihtiyaçları karşılayan bir startup olup olmadığını sorgular hale geldi. Özellikle Albaraka Garaj, dünyanın yönelmekte olduğu yeni yönü gösterdiği için kurum içi girişimciliğe olan talep açısından ciddi bir ilgi kitlesi yarattı. Artık sürekli yeni fikirlerini bize ulaştırmak isteyen tarafından telefonlar ve e-mailler alıyoruz. Kısaca Albaraka Garaj bizi transformasyon sürecine sokan yeni bir maceraya sürüklemiş oldu. Machiavelli’nin de dediği gibi “Bir değişim diğer değişimleri zorunlu kıldı.”
*Biraz önce bahsettiğimiz tweet ayrıca büyük süprizlerden de bahsediyordu. Ufukta ne tarz yeni özellikler ve ürünler var?

Şu anda Avrupa pazarında büyüme konusunda çalışmalar yapıyoruz ve ilerleyen aylarda yeni pazarlarda hizmet vermeyi planlıyoruz. Bu noktada maalesef daha fazla gelişmeyi paylaşmam mümkün değil yoksa gelişmeler sürpriz olmaz. Ancak en kısa sürede yeni haberlerle karşınızda olacağız.

 

Kaynak: Fintechİstanbul / Elif Kocaoğlu Ulbrich - Röportaj
Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@